Önceki akşam bir öğrencimin düğünü vardı. Kuruçeşme divan'da. Davetlilerin hemen hepsinin birbirini tanıdığı sıcak, eğlenceli düğünlerden biri.
İlerleyen saatlerde, fotoğraf ekibi o ana kadar çektiği fotoğrafları ait olduğu misafirlere satmak üzere faaliyete geçti. İşte içimde tutmak istemediğim, güzelim düğüne yakışmayan olaya bu sırada şahit oldum.
Fotoğrafçı, bizim masada oturan bir çifte tek fotoğraflarını gösterdi. Fotoğraf, düğünün daha en başında, karşılama sırasında çekilmişti; kendilerini ve düğün sahibini keyifle poz vermiş olarak boydan gösteriyordu.
Bayan fotoğrafı beğenmişti, fiyatını sordu, 15 lira. "Hepimiz güzel çıkmışız bu fotoğrafı alalım" dedi alçak sesle. Eşinin para çıkarmasını beklerken erkek, o sırada yan masadaki dostlarıyla sohbet etmekte olan düğün sahibini işaret ederek "bu fotoğrafın çekilmesini şu beyefendi istemişti, ona verin"dedi. Buna karşılık fotoğrafçı, "beyefendi, gösterdiğiniz kişi düğün sahibi, biz zaten bütün fotoğraflardan kendisine birer adet vereceğiz"deyince masada önce soğuk bir hava esti, masadaki diğerleri hafifçe gülümsedi, kadıncağız bize karşı eşinin bu tutumunun kendisini utandırdığını hissettiren bir ifadeyle çevresindekilere baktı. Önceden hiç tanışmamamıza rağmen ben bile kadının yüzüne, yüzümde "sizi anlıyorum ve sıkıntınızı paylaşıyorum. Üzülmeyin, hepimiz bazen bizi üzecek böyle hatalarla karşılaşabiliyoruz. Sizi daha önceden tanısaydım, neredeyse resmi ben satın alıp size hediye edecektim" ifadesiyle baktım.
Kadıncağız da, tanımadığı, evlenenlerin düğün dansı hocası olarak özel bir ihtimam gören benden özellikle etkilenerek "Ben bu fotoğrafı alayım çok güzel çıkmışız !" dedi, çantasından parasını çıkarıp verdi, resmi aldı ve masadaki hepimize de teker teker gösterip teyitlerimizi aldı.
Ben ne diyeyim, olay kendini anlatıyor. Keşke ilk 15 liranın değerinden büyük iş yapma imkanı olsaydı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder