Apartman komşularımdan biri vefat etti. Allah rahmet eylesin. Ölenin arkasından konuşulmaz biliyorum ama düşünülmez de değildir herhalde.
Bu benim komşum, 6 yıl öncesine kadar eşi ve oğluyla birlikte yaşıyordu. 6 yıl önce bilmediğim ve merak da etmediğim bir sebeple eşini evden uzaklaştırdı. Daha sonra da boşandıklarını, mallarını paylaşıp yollarını ayırdıklarını duydum.
Oğlu ile birlikte sürdürdükleri yaşamlarına bilahare yeni bir hanım katıldı.
Bu hanım, gerek kendi kişiliği ve tutumları dolayısıyla, gerekse lanse ediliş tarzıyla, çevrede olumlu bir izlenim bırakmayı başarmış, benimsenmişti.
Neredeyse 6 yıldır sürdürdükleri birlikte yaşamlarından dışarıya yansıyanlar, mutlu ve huzurlu olduklarına işaret ediyordu.
Kısa zaman önce, yaşamları bir akciğer kanseri ile yepyeni bir boyut kazandı. Hasta-hemşire rolleri de yaşadıkları diğer sosyal roller arasındaki yerini aldı.
Hastane günlerinde, gönülden bir yardımcı, emeğini hiç esirgemeyen şefkatli bir destekçi, hastalığın sağalması için biz komşularının dualarını istemek de dahil olmak üzere her çareye başvuran bir çözüm arayıcısıydı.
Günlerden bir gün öğrendim ki, komşum, kendisini şefkatle sarmalayan iyileşmesi için elinden geleni yapan bu kadını kovmuş ve son günlerinde yanında olması için, boşandığı eski karısını davet etmişti.
Doğrusu biraz şaşırdım ama, son günleri, aile birliği tablosu oluşturarak geçirmelerinin iyi birşey olduğuna kendimi inandırmaya çalışmaktan da geri durmadım.
Ta ki bugün taziyet ziyaretine gittiğimde, 6 yıl önce boşandığı, eski eşinin vefatı dolayısıyla çılgın gözyaşlarına boğulan kadını görünceye kadar...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder